Güvercinlerde Probiyotik ( Performans ve Yavru verimi ) - Güvercin Malzemeleri | Güvercin | Kanarya | Muhabbet | Tavuk | Saka Malzemeleri - Bilezikleri
Güvercinlerde Probiyotik ( Performans ve Yavru verimi )
4 Aralık 2022
Güvercinlerde Probiyotik ( Performans ve Yavru verimi )
OKUNMA : 351

Güvercinlerde Probiyotik ( Performans ve Yavru verimi )

Güvercin severlerin, yüksek verim (performans, üreme vb) ve yemden yararlanma olmak üzere iki ana hedefi bulunmaktadır. Güvercinlerin optimum performansları, genetik, yem, çevre ve hastalık durumları gibi faktörlerden etkilenmektedir. 

Güvercinler yumurtadan çıktıkları andan itibaren patojen mikroorganizmalarla temas halinde olmaktadır ve bu patojen bakteriler barsak fonksiyonlarını ve sağlığını bozarak besin maddelerinin sindirim ve emilimini azaltarak hayvanların performanslarını olumsuz olarak etkilemektedir. Hayvanların patojenlerle temasının, bulaşık yemler, beklemiş veya ilaçlı sular ve kötü yetiştirme koşulları gibi çeşitli faktörler aracılığıyla olabileceği bildirilmektedir. Yemlerden veya olumsuz çevre şartlarından kaynaklanan patojen mikroorganizma bulaşıklığında, güvercinlerde meydana gelebilecek rahatsızlıkları ve bunun neticesinde temas yoluyla insanlarda oluşabilecek zoonotik rahatsızlıkları önlemek amacıyla, çeşitli antibiyotikler 1950’li yıllardan itibaren patojen bakterilerin önlenmesinde ve performansın geliştirilmesinde yaygın şekilde kullanılmıştır.
 
Ancak antibiyotiklerin düşük dozlarda ve uzun süre kullanılmasına bağlı olarak patojen mikroorganizmaların antibiyotiğe karşı direnç kazanması, yüksek oranlarda kullanılmasında ise bağırsaktaki patojen mikroorganizmaların yanında yararlı mikroorganizmaların da çoğalmalarını engellemeleri gibi çeşitli problemlerin hızla artmasına bağlı olarak 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren salmalarda kullanım Avrupa Birliği’nde tamamen yasaklanmıştır. Antibiyotiklerin yasaklanmasından sonra, antibiyotiklere alternatif katkı maddelerinin araştırılması hız kazanmıştır. Hayvanların sağlık ve performansını destekleyen alternatif yem katkı maddeleri olan probiyotik ve prebiyotiklerin daha sonraları sindirim sistemi mikrobiota populasyonunun modülasyonu gibi çeşitli yararlı özelliklere sahip olması nedeniyle güvercinlerin beslenmesinde antibiyotiklere alternatif olarak kullanılabileceği bildirilmiştir.
 
PROBİYOTİKLER: Probiyotik terimi ilk olarak 1965 yılında Lilly ve Stillwell tarafından diğer siliyat protozoalar tarafından üretilen ve diğer siliyatların büyümesini teşvik eden bilinmeyen büyümeyi teşvik edici maddeleri belirtmek için kullanılmıştır. Parker ise 1974 yılında probiyotikleri “barsak mikrobiyal dengesine katkıda bulunan organizmalar ve maddeler” olarak tanımlamıştır. Daha sonra, Fuller 1989 yılında bu tanımdaki maddeler sözcüğünün ilave edilmesini eleştirmiş ve probiyotikleri “barsak mikrobiyal dengesini geliştirerek konakçıya yararlı etkiler sağlayan canlı mikrobiyal yem katkıları” olarak tanımlamıştır.
 
Günümüzde probiyotikler Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından “yeterli miktarda verildiğinde konakçı üzerinde sağlığa yararlı etkileri olan canlı mikroorganizmalar” olarak tanımlanmış ve bu tanımlama Uluslararası Probiyotikler ve Prebiyotikler Bilim Derneği tarafından yaygın şekilde kabul görmüştür. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), 100’ün üzerinde mikroorganizmayı güvenli olarak değerlendirmiş, yem ve gıda katkısı olarak kullanımına izin vermiştir. Günümüzde ise Avrupa Birliği Komisyonu tarafından en güncel ve geniş probiyotik listesi yayınlanmıştır. Probiyotiklerin konakçı üzerine olan olumlu etkilerinin kesin mekanizmaları tam olarak açıklanamamış olmakla birlikte olumlu etkilerinin birçoğunu açıklayan birkaç varsayım vardır.
Bu etkiler; 1) epitelyal bariyeri geliştirme, 2) barsak mukozasına yapışarak patojenlerin barsak mukozasına yapışarak çoğalmasını önlemek, 3) patojen mikroorganizmalarla rekabet ederek barsak normal mikroflorasını korumak, 4) antimikrobiyal maddeler üretmek, 5) bağışıklık sistemini düzenlemek, 6) besin maddelerinin sindirim ve emilimini artırmak, 7) mikrobiyal toksin üretimini engellemek, 8)B vitamin kompleksi üretmek ve 9) sıcaklık, taşıma gibi faktörlerden oluşabilecek stresi azaltmak şeklinde özetlenebilmektedir.
 
Probiyotiklerin belirtilen bu etki mekanizmalarını gerçekleştirebilmeleri ve ideal probiyotik olarak tanımlanabilmesi için; gastrik asit ve safra tuzlarından etkilenmeme, sindirim sisteminde hızlı üreme yeteneğine sahip olma, sindirim kanalına tutunma kabiliyetinin yüksek olması, patojen olmama ve toksin üretmeme, dayanıklı olma, patojenleri azaltıcı etkiye sahip olma, metabolik aktiviteyi etkileyebilme, bağışıklık sistemi hücrelerine sinyal gönderebilme, barsak dokusunu ve geçirgenliğini bozmama, katıldığı yem veya suyun kalitesinin düşürmeme, üretim ve depolama sırasında etkinliğini kaybetmeme gibi bir takım özelliklere sahip olması gerekmektedir.
 
Probiyotiklerin Güvercin Performansı Üzerine Etkileri: Probiyotikler, güvercin üretim sistemlerinde barsak mikroflorasını düzenlemesi, besin maddelerinin sindirimini ve yararlanılabilirliğini artırması, pH’ı düşürmesi ve çeşitli antimikrobiyal maddeler üreterek patojenlere karşı koruyucu etkileri olması, amonyak üretimini azaltması ve bağışıklığı geliştirmesi gibi etkilerinden dolayı yoğun şekilde kullanılmaktadır.
Probiyotiklerin patojenlerin (zararlı bakterilerin) kontrolünde rol alan bazı etki mekanizmaları: (1) besin maddeleri için rekabet etme, (2) biyodönüşüm (şekerlerin inhibe edici özelliklere sahip fermantasyon ürünlerine dönüşümü), (3) bakteriler için büyüme substratlarının üretimi (vitaminler), (4) bakteriyosinler aracılığıyla direk antogonizm, (5) ilgili bölgeye bağlanma için rekabet, (6) geliştirilmiş bariyer işlevi, (7) iltihapın azaltılması, böylece kolonizasyon ve devamlılık için barsağın özelliklerin değiştirilmesi,
Yorum bırakın
Toplam Yorum Sayısı 0
Henüz yorum eklenmemiş
İşleminiz Sürüyor, Lütfen Bekleyiniz
WhatsApp Support
WhatsApp Destek
Bize mesaj gönderin